Kredi kartları artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ancak, kullandığımız bu ödeme araçlarının arkasında nelerin döndüğünü pek çoğumuz bilmiyoruz.
Çoğumuz, bankamızdan aldığımız ve üzerinde Mastercard ya da Visa logosu olan kartlarımızla artık şifre girme zahmetine bile girmeden tek bir hareketle ödeme yapabiliyoruz. Fakat bu işlem arkasında aslında oldukça karmaşık bir süreç barındırıyor.
Konuya girmeden önce Visa ve Mastercard firmalarını kısaca tanıyalım.
Genel merkezi Amerika’da olan Visa, dünyanın en büyük ödeme teknolojileri şirketlerinden biri. Bankalar ve müşteriler arasında aracılık görevi gören Visa, 200 ülke ve bölgede kullanılıyor.
Amerika merkezli bir firma olan Mastercard’sa, rakibi Visa gibi kredi kartları için ödeme sistemleri sağlar. Çipli ödeme sistemini müşterilerine sunan ilk sistemlerden biri olan Mastercard toplam 210 ülke ve bölgede kullanılıyor.
Bu iki firmanın Discover Financial ve American Express gibi rakipleri olsa da ikili ödeme sistemleri konusunda rakiplerini domine ederek pazar payının çok büyük bir kısmını ellerinde tutuyor.
O halde artık konuya girelim. Bu basit görünen kartlar aslında oldukça karmaşık bir ödeme ekosisteminin bir parçası!
Visa ve Mastercard gibi şirketler, çok karmaşık bir ödeme altyapısına sahiptir.
Kullandıkları bu karmaşık altyapı, bankaların müşterilerine daha hızlı ve güvenli bir kart kullanma deneyimi sunmasına yardımcı olur.
Bu sebeple bankalar bu altyapıyı kendileri kurmak yerine, Visa veya Mastercard gibi kuruluşların altyapılarını kullanarak hem zaman hem de kaynak tasarrufu yaparlar.
Uluslararası işlemlerde bu şirketlerin aracılığı olası karışıklıkların önüne geçer.
Bir banka, uluslararası kredi kartı işlemlerini yönetmek için Visa veya Mastercard’ın sunduğu altyapıyı kullanmak zorundadır.
Bu sayede, Visa ve Mastercard’ın uluslararası işlemlerde bankalar arasındaki standartları belirlemesi işlem süreçlerini kolaylaştırır.
Bankaların kendi başına bir ödeme ağı oluşturması karmaşık ve maliyetli olacağından, bu şirketlerin sunduğu alt yapıyı kullanmaları hem bankalar hem de müşteriler için çok daha güvenli ve kolaydır.
Dünya genelinde yaygın olarak kabul görmeleri sebebiyle de bankalar tarafından tercih edilir.
Visa ve Mastercard, Çin gibi kapalı ekonomiler dışında dünyanın neredeyse her yerinde kullanılan ödeme sistemleridir.
Bu sayede, halîhazırda oluşturulmuş ve çeşitli ülkelerde birçok banka tarafından kabul görmüş bu ödeme sistemlerini kullanmak hem tüketiciler hem de bankalar açısından daha verimlidir.
Çünkü bir bankanın kendine ait ödeme sistemli bir kredi kartı çıkarması durumunda, bu kartın kabul edilme olasılığı, o bankaya bağlı bir ödeme ağının her yerde olamayacağından dolayı çok daha düşük olacaktır.
Örneğin, özellikle filmlerde ya da belki günlük hayatınızda mutlaka “American Express kabul etmiyoruz.” ifadesini duymuşsunuzdur. Bankalar da çıkardıkları kartların her yerde kabul edilmemesi durumundan kaçınmak için sektörü domine eden bu iki firma ile iş birliği yapıyorlar.
Son olarak, çok büyük ve köklü şirketler olmaları dolayısıyla gelişmiş güvenlik önlemleri kullanırlar.
Bu şirketler, dolandırıcılık tespit sistemleri ve güvenlik protokolleri gibi önlemlerle, kredi kartı işlemlerini en güvenli ve dolandırıcılık riskini en aza indirecek şekilde yönetirler.
Bu hizmetlerin bankalar tarafından sağlanması oldukça zor ve maliyetlidir. Bu sebeple bankalar kendi ödeme sistemlerini kullanmaktansa bu şirketlerin hizmetlerini kullanmayı tercih ederler.
Özetleyecek olursak, bankalar kendi başlarına kredi kartı çıkarmak yerine Visa veya Mastercard gibi ödeme ağlarını tercih ederler çünkü bu şirketlerin sunduğu altyapı, kabul edilebilirlik, uluslararası işlem yeteneği ve güvenlik gibi özellikler bankalara önemli avantajlar sağlar.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: